8 Ekim 2013 Salı

Adako' dan bayram hediyesi :)








  Bilmiyorum bloga uğrayan ''aa bişi yazmış'' diyerek koşup okuyan var mıdır? :) Ama ben bir yılı aşkın zamandır fotoğraf çekiyorum ve buradan özellikle bebekli annelerin sevinebileceği bir çekiliş, hediye olayını duyurmak istedim. Benim fotoğraflarımı paylaştığım

http://adakophotography.wordpress.com

a kasımın 8'ine dek  bu akşam atacağım fotoğrafın altına yorum bırakan kişiler arasında yapılan çekiliş sonucu bir kişiye doğum,aile, ya da doğum günü fotoğrafı hediye edeceğim :)

işte çekiliş fotoğrafı linki:

http://adakophotography.wordpress.com/2013/10/08/adako-fottomottodan-bayram-hediyesi/

 Haydi pamuk eller klavyeye!!!

Üzgün hatırlatma: Bu çekiliş henüz ışınlanma icat edilmediği için sadece Antalya için geçerlidir.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Antalya'da takaslar bişiler :)

 Hazirandaki hareketlerden sonra her yerde bir filizlenme, bir umut var. Mahalle takas pazarları,şehir bostanları, gökkuşağı merdivenler...Her şey hızla değişiyor :)

  Bu olaylar olmadan biz nurturia adlı  ebeveyn facebooku olarak tanınan grupta zaten kendi aramızda takas yapıyorduk, tam 6 ay önce çok cinfikir bir arkadaşımla  bunu geleneksel hale getirmeye, ve bu yaptığımız güzel olayı genele açmayı düşündük. Çok beklemeden hemen fikri çocukları gönderdiğimiz kreşin müdiresine açtık,tam destek aldık :) O zamandan beri her ay kreşin bahçesinde açık takas ve ikinci el pazarı yapıyoruz. Kışın da devam etmek istıyoruz, eğer uygun mekan bulabilirsek tabi :)

 Bu etkinliğe katılmak, evdeki fazlalıkları paylaşmak ya da ıhtıyacınız olan şeylerı hesaplı şekılde bulmak isterseniz bu şenliği takibe alın derim. Adı şenlik çünkü her etkinlikte en çok çocuklar eğleniyor, sosyalleşiyor. Her türlü müzik, oyun, dans fikrine, işbirliğine açığız.

 Tabi söylemeyi unutmayayım, bu etkinlik Antalya sınırları içinde, başka şehirdeyseniz siz kendi şenliğinizi organize edebilirsiniz :)

Facebook grubu linki

https://www.facebook.com/groups/takasantalya





12 Ağustos 2013 Pazartesi

Biz Salda'da..















Geçen yıl yıne ağustosta gıttıgımız,bayıldığımız Salda'ya bu yıl bayram bahanesiye yine gittik. Salda enteresan bir yer.



Biz bu özellıklerını bilmeden gittik, dalma meraklısı olarak gölün dibini merak etsem de hayatım boyunca denizde dalış yapan biri olarak tatlı su ve bu derinlik çok korkutucu geldi açıkcası. Kıyıdaki magnezyum taşları büyüleyici. Sakız gibi, mısır patlağı gibi :) Neyse bizim gibi merak edip gitmek isteyenlere biraz tarif edeyim.Burası belediyenın kampı, elektrik, su var, tuvalet var.Sit alanı olması dolayısıyla konaklama yeri yok, sadece kamp yapabilme şansınız var. Tamamen ücretsiz, fakat böyle olması dolayısıyla biraz başı boş, kirli görünuyor. Sabah plaja inip 8 çöp poşeti cips poşeti, şişe topladık Deniz babayla. Yöre insanları çok sempatik, konuksever, ama doğa bilinci pek yok gibi. Keşke buraya stklar tur düzenlese, biraz temizlik önlemleri alınsa, cennet gibi bir mekan zira..

Geceleri buz gibi oluyor, mutlaka tulum, polar gibi şeyler alınmalı, sinek yok gibi, ama meyveleri yerken balarıları damlıyor konuk olarak. Arı alerjisi olanların dikkat etmesi lazım. Ben lavanta yağı kullandım hem çadırda, hem cildimize, ama çok tehlıkelı örümcek, böcek yok.Tatlı su mevcut, ama yıne de kendı içecek suyunuzu da getırebirsiniz. Buranın suyu kaynak suyu, çok yumuşak ve lezzetli. Ama göl kenarı olunca bakteriyel durumlar söz konusu olabilir belki? 

 Geçen yıl çamur banyosu yerini bilmiyorduk. Bu yıl keşfettik. İki kez ayı gibi düşerek fena bir telaşa sebep oldum, kille sıvandık baya bir, hassas cilde olmayabilir bu kil , çok fena gerdiriyor, göle koşarak dalıp temizlendik sonra :) Yanımda bir poşet kil getirdim, özleyince maske yapmayı düşünüyoruz  bununla :)

Belki bayram olması sebebiyle trambolin vardı, 10 dakikası 1,5 liraya :) Çok çok ucuz geldi, ama 10 dakikada başım, beynim döndü tabi, Adakız 20 dakika zıpladı, inince hala zıpzıp diye ısrar etti, nasıl bir bünyesin arkadaş yav? :) Kafam, ensem hala ağrıyor zıplamaktan, benim gibi dombili bünyelere artistik hareketlerle zıplamak pek yaramıyor. :)

Çoçuklu aileler için çok eğlenceli bir yer burası, sabahın erken saatlerinde plaja indik, yanımızda meyveler, öğleye kadar takıldık hep. Sonra çadıra, gölgeye dinlenmeye. Burası 1200 metre, güneş çok fena yakıyor, o yüzden krem, uv korumalı tşört, şapka ne varsa kullanmak lazım. Ve yüzmeyi iyi bilmıyorsak açılmamamız lazım, zira gölün dibi deniz gibi değil, ara ara çamurlu yerler var. Çok garip şehir efsaneleri var bu gölle ilgili.Biz kıtyıda çimdik genelde :) Maceraya atılmadık açılarak. Ama dibi de deli gibi merak ediyorum :)

Şimdi buraya giderken aklımızda olacak şeyleri listeleyeyım ben.

1.Güneş kremi, nemlendirici, uv korumalı tşört ve şapkalar
 2.Lavanta yağı ya da sinek, böcek kovucu bir şeyler   
3. Yaygı, hasır, pike gibi şeyler.
4. Gece soğuğu için iyi uyku tulumu, uzun kollu şeyler.
5.  Kum oyuncakları (kıyı çok müsait oynamaya)
6.Meyve ve hafif şeyler yemek için. Bakkal filan yok yakında, belediye gazinosu var, tost ve içecek çok uygun fiyata, ama meyve filan satılmıyor.Yeşilova'dan buraya gelirken alınabilir meyve, ve nevale.
7. Büyük çöp poşeti alın giderken, hem kendi çöpleriniz için,  hem bizim gibi sahili temizleyip bırakabilirsiniz. Bence insanlar temiz gördükçe öyle bırakmak isteyeceklerdir. Hem bizim gibi çocuklular için kıyıdaki içki şişeleri ,çöpler büyük tehlike.    
8. Fotoğraf makinesi, defter. Yazı yzmayı sevıyorsanız, burası tam kafa dinleme yeri, fotoğraf içinse çok fazla malzeme var. Su çok berrak, su altı makinenız varsa harıka kareler çıkarabilirsiniz.

Aklıma geldikçe eklerim buraya :)

Eğer çok pimpirik değilseniz, böcekler, ya da başka şeylerle ilgili, tatlısudan ve kamptan korkmuyorsanız, ilginç bir yer görmek istıyorsanız mutlaka ziyaret edin burayı... :)
       





1 Ağustos 2013 Perşembe

Misscapt..Yetenekli hatunlar vol.1

https://www.facebook.com/groups/462533547160054/?fref=ts

   Ülkenin ilk kadın kaptanı, iki tane zıpır prensesin annesi, on parmakta on marifet bir insan evladı... Esra..Bir yıldır deri tasarım eğitimi alıyor, tasarım çantalar,sipariş ürünler yapıyor. Hatta ''deri dönüşüm'' dediğim bir şey de yapıyor.Mesela eskıden kalma çocukluk kazağınız, babaannenizin sandığından danteliniz var,bunlarla size çanta ya da bileklık, cüzdan , kullanabileceğiniz eşyalar yapıyor. Güzel bir  hediye seçeneği,ve tamamen el dikişi , yapımı olmasıyla dikkat çekiyor yaptığı şeyler...




25 Temmuz 2013 Perşembe

Adako fotto&motto yayında efem...

http://adakophotography.wordpress.com/

  Sanırım ikinci bebeğim bu blog..Klasik bebekli hayat sonrası oluşan iş bunalımının meyvesi, zaten eğlendiğim, ilgilendiğim fotoğrafın hayatıma iş olarak geri dönüşü...Umarım minik Ada'nın getirdiği gibi şans getirir hayatıma,bol gülücük, güzel anı getirir..

17 Mayıs 2013 Cuma

15 Mayıs /Tsc Farkındalık günü



  Kızımın altı ayından beri üyesi olduğum nurturia'dan öğrendiğim başka bir şey. Tanıdığım, sevdiğim bir annenin yavrusunda bu hastalık var,ve ne yapabilirim kendi adıma diye sorduğumda en azından paylaşabilirim ne oldugunu dedim.Çoğumuz bilmiyoruz,ama ülkemizde,çevremizde bir sürü bu hastalıkla yaşamaya, savaşmaya çalışan çocuk ve birey var. 15 mayıs Tsc dünya farkındalık günü.


Tüberoz skleroz (TS), tüberoskleroztüberoz skleroz kompleksi (TSK), epiloia, ya da Bourneville hastalığı, ender görülen,beyinde ve böbreklerkalpgözlerakciğerler gibi hayati organlarda ve deride iyi huylu tümörlerin oluşmasına neden olan multisistemik nörokutanöz bir genetik hastalıktır. Belirtilerin arasında nöbetler, gelişimsel gecikme, davranışsal sorunlar, deri anomalileri, akciğer ve böbrek rahatsızlıkları bulunur. TSK, sırasıyle hamartin ve tüberin proteinlerini kodlayan TSK1 ve TSK2 genlerinde oluşan mutasyonlarnedeniyle ortaya çıkar. Bu proteinler hücre büyümesini ve çeşitlenmesini kontrol eder ve tümör büyümesini engeller.[1]
Hastalığın adı Latince kabarma anlamına gelen tuber sözcüğü ile Yunanca sert anlamına gelen σκληρός sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur ve ölen hastaların beyinlerinde bulunan, yumru adı verilen kalın, sert ve soluk renkli gri nedeniyle verilmiştir. Bu yumrular ilk defa 1880’de Désiré-Magloire Bourneville tarafından tanımlanmıştır, hastalığın kortikal bölgelerde oluşmuş hâli hâlâ Bourneville hastalığı olarak adlandırılabilmektedir

http://www.youtube.com/watch?v=3thSFvIpCkE